Kıkırdak dokusunun kanlanma ve iyileşme yetersizliği nedeniyle kıkırdak lezyonlarında tanı ve tedavi seçenekleri kesin sınırlara sahip değildir. Hastanın yaşı, aktivite düzeyi, beklentisi, ekstremitenin dizilimi, stabilitesi, kıkırdak lezyonunun lokalizasyonu ve evresi gerek konservatif gerekse cerrahi yöntemler için birbiri içine geçen bazı algoritmalar içerse de daha çok hastaya özel tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Konservatif ve cerrahi tedaviler arasında kök hücre uygulamaları da yer almaktadır ve yöntemin detayları ve sonuçları hakkında erken dönem bilgiler elde edilmeye başlanmıştır. Yağ veya kemik iliği kökenli kök hücrelerin kıkırdak dokusuna dönüşme yeteneği, doğru hazırlama ve uygulama tekniklerinin araştırılmasını gerektirmektedir. Elde edilen hücreler diğer hücrelerden çeşitli yöntemlerle ayrıştırıldıktan sonra enjeksiyonla ekleme uygulanmakta veya kıkırdak çatı implantlarına yerleştirilerek kıkırdak lezyonu onarılabilmektedir. Yöntemin iki aşamalı otolog kondrosit implantasyonu yerine geçebilme olasılığı kök hücrelere olan ilgiyi arttırmaktadır. Çalışmalar her ne kadar ümit verici olsa da gerek klinik skorlar ve hasta memnuniyeti, gerekse radyolojik ve histolojik olarak kıkırdağa dönüşme ve iyileşmenin değerlendirilmesi daha fazla sayıda ve uzun dönem takipli araştırmaların sonuçlarıyla mümkün olabilecektir.