Femoroasetabular sıkışma (FAS), proksimal femur ile asetabulum arasındaki anatomik ilişkinin bozulup, fizyolojik temas yerine anormal temas sonucu gelişen bir durumdur. Öncelikle Murray, Stulberg ve arkadaşları, ardından Ganz ve arkadaşları, yaptıkları gözlem ve çalışmalar sonucu ortaya attıkları teorilerle, aslında primer veya idiyopatik kalça osteoartriti olarak adlandırdığımız bu kavramın, bir şekilde FAS`ın yol açtığı sekonder kalça osteoartrozu olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Epidemiyolojik çalışmalar, geniş kohort çalışmalarla, asemptomatik bireylerde sıklığı, semptomatik olguların özellikleri, OA ile olan ilişkisi ve sporcularda görülme sıklıkları ve spor tipleri ile olan ilişkileri ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Beyaz ırk, siyahi ve sarı ırka göre bu hastalığa daha yatkındır. Kadınlarda asetabular tip (pincer, kıskaç tip) daha sık görülürken; erkeklerde femoral tip (cam tipi) daha sık görülmektedir. Yapılan kardeş ve ebeveyn çalışmalarında, ailesel öykünün varlığının hastalığa tutulma riskini arttırdığı ortaya konulmuştur. Genetik çalışmalar, bazı önemli gen bölgelerinin, hastalığın gelişimini etkilediğini ortaya koymuştur. Yapılan sportif aktivetinin yoğunluğu, sıklığı ve türü FAS gelişimini tetiklemektedir. Kalçaya anormal yük bindiren, futbol, buz hokeyi gibi bazı sporların, hatta aerobik ve yoganın FAS gelişimini tetiklediği ortaya konmuştur.
FAS etiyolojisi üzerine yapılan çalışmalar, nedenin multifaktöriyel olduğunu göstermektedir. Hastaya ait faktörler (genetik, gelişimsel), atletik aktivite, tekrarlayıcı zorlanmalar, çocukluk yaş dönemi kalça hastalıkları ve kalça eklemi ve çevresinde geçirilmiş operasyonlar neden olarak gösterilebilir. Kalça ekleminde oluşan bu morfolojik değişiklikler zamanla labrum ve asetabular-femur başı kıkırdağında hasara neden olarak özellikle erken yaşta OA gelişimine neden olur.