Yumuşak doku sarkomlarının ayırıcı tanısı zor ve karmaşıktır. Tanı sürecinin sağlıklı yürümesi güçlü bir iş birliği ile mümkündür. Kas iskelet sistemi tümörleri alanında uzman hekimlerin katılımıyla oluşan multidisipliner tümör konseyleri bu bakımdan büyük öneme sahiptir. Konseyler klinik, görüntüleme ve histopatolojik açıdan detaylı değerlendirme imkânı sağlar. Özellikle ortopedik onkoloğun klinik bulguları radyolog ve patolog açısından yol gösterici nitelikte olduğu için çok kıymetlidir ve tanı sürecinin ilk basamağıdır. Bununla birlikte, çağımızın sunduğu imkânlar doğrultusunda görüntüleme teknolojisinin gelişmesi ve patoloji alanında uygulamaya giren pek çok yenilik ayırıcı tanıda bize yeni fırsatlar sunmuştur. Son yıllarda özellikle moleküler patoloji alanında dikkat çeken gelişmeler olmuş ve araştırmacılar yüzlerce molekülün yumuşak doku kanserleri ile bağlantısını ortaya çıkarmıştır. Bu sayede polimeraz zincir reaksiyonu (PCR), in-situ hibridizasyon (ISH), floresan in-situ hibridizasyon (FISH), ribonukleik asit (RNA) dizilimi ve deoksi ribonukleik asit (DNA) dizilimi gibi tekniklerin kullanıldığı moleküler yöntemler geleneksel patoloji açısından tamamlayıcı nitelikte olmuştur. Bu gelişmeler bir taraftan yumuşak doku kanserlerini daha iyi tanımamızı ve doğru teşhis etmemizi sağlarken, diğer taraftan da karşımıza ayırıcı tanı zenginliği çıkarmıştır.