Kazaların ülkemizde sık görülmesi, refah seviyesinin artmasıyla birlikte yaşlanan nüfusta görülen tümör ve metabolik hastalıklar, kemik rejenerasyonu için ileri biyomedikal teknolojik yaklaşımı zorunlu kılar. Oto-greft ve allogreftlerin uygulama sınırlamalarından dolayı, onarılması güç olan kemik dokusu kaybında, bazen tek başına veya klinik alanda kombinasyon halinde sentetik greftler ve kemik greftlerinin yerine geçecek substratlar kullanılır. Osteoindüksiyon ve kaplama ile sentetik materyallerin implant entegrasyonu amaçlansa da, son yıllarda nanoteknolojik ve moleküler biyolojik yaklaşımların geliştirilmesiyle birlikte, osteoindüksiyona yönelinmiştir. Kemik grefti yerine geçen substratların büyük bölümünü büyüme faktörleri oluşturur. Aktif sinyal molekülleri olarak da adlandırılan bu faktörler, doz ve zamana bağlı etki göstererek hücrelerin hasarlı dokuya yönlendirilmesi, ortamda çoğalması, farklılaşması ve daha sonra da ekstrasellüler matriksin yeniden yapılmasında görev alır. Kemik morfojenik proteinleri, aktif sinyal moleküllerinin en bilineni ve en çok çalışılanıdır. Bu proteinler, yeni kemik oluşumunu tetikleyen biyolojik olarak aktif moleküllerdir. Kemik yerine geçen substratların etkisini arttırmak, uygulandıkları ortamda uzun süre kalmalarını sağlamak ve kontrollü salınımlarının gerçekleştirilebilmesi için farklı biyomalzemeler taşıyıcı olarak kullanılabilmektedir. Bu derlemede de, kemik grefleri yerine kullanılabilen malzemeler, bunların sahip olması gereken özellikler ve çeşitli taşıyıcılarla beraber kullanımları ile kemik yeniden şekillenmesi ve rejenerasyonuna etkileri değerlendirilmiştir.