Omuz eklemi, hareket genişliği fazla olduğundan, çıkık açısından diğer eklemlerden daha fazla risk taşır. Anterior omuz çıkıklarının %95`inden fazlası, posterior omuz çıkıklarının ise %67`si travmatik nedenler ile oluşmaktadır. Travmatik çıkıkların %90`dan fazlası da anterior çıkık şeklindedir. Travmatik anterior omuz çıkıkları, kolun abduksiyon ve dış rotasyon pozisyonunda zorlanmasıyla oluşurken; nadir olarak görülen posterior omuz çıkıkları ise, kolun adduksiyon, fleksiyon ve iç rotasyonda zorlanmasıyla oluşmaktadır. Travmatik anterior omuz çıkığında hastalar, kollarını hafif dış rotasyon ve abduksiyonda tutarlar. Humerus başı anteriora yer değiştirdiği için omuz lateralinde boşluk palpe edilebilir. Travmatik posterior omuz çıkığında ise kol sıklıkla iç rotasyondadır, dış rotasyon kısıtlılığı vardır ve korakoid çıkıntı anteriorda belirginleşmiştir. Travmatik anterior omuz çıkığı sonrası tekrar çıkık oranları %14 ile %100 arasındadır. Bu oranı etkileyen faktörler; hastanın çıkık anındaki yaşı, erkek cinsiyet, temas veya baş üstü sporlar, hiperlaksite, rehabilitasyon programına uyumsuzluk, kemik defekt varlığı, rotator manşet yırtığının eşlik etmesi ve aksiller sinir hasarıdır. Omuz çıkığı tedavisinde temel amaç; ağrısız, tam fonksiyonel ve stabil bir eklem sağlanmasıdır. Özellikle baş üstü aktiviteleri kısıtlı 40 yaş üstü hastalarda öncelikle konservatif tedavinin denenmesi uygun olacaktır. Artroskopik labrum tamiri, omuz instabilite cerrahisinde ilk tedavi seçeneğidir. Özellikle büyük kemik defektlerin varlığında anterior instabilitede, kemik blok ameliyatları, korakoid transferi ve `remplissage` gibi girişimler tercih edilirken; posterior instabilitede, defektin kemik grefti ile doldurulması ya da subskapularisin defekte kaydırılması gibi girişimler tercih edilir.