Peroneal tendon yaralanmaları sıktır ve tanı konulma sıklığı özellikle sporcularda giderek artış göstermektedir. Peroneal tendon yaralanmaları sıklıkla lateral ayak bileği burkulması olarak yanlış tanı alır ve tedavi yanlış uygulanır. Bu yanlış tedavi nedeniyle, akut dönemde kolaylıkla konservatif olarak tedavi edilebilecek bir patoloji kronik dönemde cerrahi gerektirebilir.
Ayak bileği burkulması sonrası inatçı lateral ayak bileği ağrısı olan hastalarda peroneal tendon yaralanmasından kuşku duyulmalı ve ilgili tetkikler yapılmalıdır. Çoğu hastaya kronik dönemde tanı konuluyor olsa da, peroneus brevisin akut yırtığı ve daha az sıklıkta görülen peroneus longusun akut yırtığı gibi patolojilerin olabileceğini akılda tutmak, tanı koymak için çok önemlidir.
Peroneal tendon yaralanmalarıyla ilişkili olan peroneal subluksasyon ve peroneal dislokasyon gibi patolojiler, hem akut hem de kronik dönemde karşılaşılabilecek diğer peroneal tendon patolojileridir. Peroneal tendon dislokasyonu sıklıkla spor yaralanmalarını takiben, özellikle kayak sonrası meydana gelir. Aynı zamanda buz pateni, futbol, basketbol, rubgy ve jimnastik sonrası da sıklıkla görülür.
Peroneus longus ve peroneus brevis tendonlarının konservatif tedavisi benzerdir. İstirahat, immobilizasyon, kriyoterapi ve non-steroidal anti-inflamatuvar ilaçlar yaralanmanın akut evrelerinde etkin tedavi şeklidir. Ancak konservatif tedavi olguların %20`sinde başarılıdır ve geri kalan %80`lik hasta grubunda cerrahi tedavi gerekli olacaktır. Subluksasyon ya da dislokasyonun konservatif tedavisinde, ayağın peroneal tendonlarını redükte pozisyona getiren, plantar fleksiyon ve inversiyon pozisyonunda altı haftalık kısa bacak alçısı uygulanabilir. Cerrahi tedavisinde; superior peroneal retinakulumun (SPR) direkt onarımı, SPR`nin rekonstrüksiyonu, tendon re-routing prosedürleri, kemik bloğu prosedürleri ve oluk derinleştirme operasyonları uygulanabilir.