Konservatif tedavi, meniküs yırtıklarında zaman zaman başvurulan bir tedavi yöntemidir. Tedavide aktivite kısıtlaması ve fizik tedavi yanında, nonsteroid anti-inflamatuvar ilaçlar da kullanılabilir. Fizik tedavide amaç; hareket açıklığını sağlamak, kas gücü ve eklem propriyosepsiyonunu korumaktır. Tedavinin ana hedefi; akut belirtilerin ortadan kaldırılması, işlevlerin normale dönmesi ve gelecekte nükslerin önlenmesidir. Konservatif tedavi kararı verilirken, yırtığın yeri, ne kadar zaman geçtiği ve yırtığın tipi göz önünde bulundurulmalıdır.
Menisküsün yalnızca periferindeki %10–25`lik alanında kan akımı bulunduğundan, merkezdeki alanların cerrahi yöntemlerle bile iyileşme şansı düşüktür. Bu yüzden yırtığın yeri çok önemlidir. Akut yırtıklar daha çok spor yaralanmalarında aşırı yüklenme sonucu gelişirken, kronik yırtıklar dejeneratif zeminde daha küçük travmalar sonrası ortaya çıkar. Diğer taraftan, dejeneratif yırtıklarda kan dolaşımı kısıtlı olduğu için iyileşme potansiyeli de zayıftır. Buna rağmen, dejeneratif yırtıkların sık olduğu orta yaşlı hastalarda yırtık sonrası uygulanan konservatif tedavi programları, kısmi menisektomi yapılan hastalara yakın bulunmuştur. Kova sapı deplase olmuş yırtıklarda konservatif tedavinin yeri olmazken, periferdeki stabil, tam kat olmayan yırtıklarda konservatif tedavi başarılı olabilir. Bunun dışında, horizontal yırtıklarda menisküsün çevresel lifleri bütünlüğünü koruduğu için konservatif tedavi sonuçları oldukça tatminkardır. Mekanik belirti olmayan orta yaş ve üstü menisküs yırtıklı hastalarda cerrahi tedavinin üstünlüğü gösterilememiştir.