Lateral menisküs; boyut, kalınlık, şekil ve mobilite açısından mediyal menisküse göre daha fazla çeşitlilik gösterir. En sık görülen lateral menisküs varyantı ise diskoid menisküstür. Diskoid menisküs, diz ekleminin tipik olarak anormal morfolojisi ve lateral menisküsün potansiyel instabilitesini içeren konjenital bir varyanttır. Bu durumda menisküs normal olması gerekenden daha kalındır ve tibiayı örtme oranı artmıştır. Diskoid menisküs; artmış kalınlığa, zayıf doku kalitesine, instabiliteye ve sekonder yırtılmaya eğilimlidir. Birçok stabil lateral menisküs varyantı asemptomatik olarak seyreder ve insidental olarak saptanır. Semptomatik hastalarda ise sıklıkla daha çok çocukluk çağı ve adolesan yaşta görülen diz fleksiyonu ile oluşan klik sesi, ağrı, azalmış eklem hareket açıklığı, eklem çizgisi üzerinde hassasiyet, diz ekleminde yabancı cisim hissi, kuadriseps kas atrofisi ve eklem effüzyonu görülmektedir. Fizik muayene özellikle intrartiküler patoloji ile uyumlu ise oldukça sensitiftir. Manyetik rezonans görüntüleme ise tanıyı konfirme etme ve tedaviye yön verecek bilgiler verme açısından değer taşımaktadır. Diskoid menisküs ilk tanımlandığından bugüne kadar klinik, radyolojik ve artroskopik bulgulara göre birçok sınıflama sistemi ortaya atılmıştır. Bu sınıflamaların birçoğu tanımlayıcıdır ve tedaviye yön verme konusunda fazla bilgi vermemektedir. İdeal bir tedavisi henüz bilinmemektedir. Genel olarak tedavi; gözlem, yeniden şekillendirme, parsiyel menisektomi, total menisektomi ve instabil lezyonlar için periferik tamir gibi seçeneklerden oluşmaktadır. Cerrahi dışı tedavinin başarısız olduğu durumlarda artroskopik tedavi endikedir. Tarihsel olarak, total menisektomi semptomları başarılı bir şekilde hafifletmiş, ancak diz ekleminde dejeneratif değişikliklerle birlikte kötü sonuçlara neden olmuştur. Bu nedenle, menisküsün olabildiğince korunması, yeniden şekillendirme ve ihtiyaç halinde onarım tercih edilen tedavi seçeneğidir. Tedavi sonuçları için uzun takip sürelerine sahip çalışmalara ihtiyaç vardır.