Serebral palsi (SP) terimi, motor bozukluğu olan ve bununla ilgili hizmet gereksinimi duyan çocukları tanımlar. SP`nin erken teşhisi zordur, çünkü nörolojik işaretlerin gelişmesi zaman alır ve özellikle prematüre doğan çocuklarda geçici olabilir. Ülkemizde ise bu oran 1000 canlı doğum başına 4,4 oranındadır. SP kayıt sistemleri, toplumda görülme oranını tahmin etmek için tüm dünyada geliştirilmektedir. SP kayıt sistemleri, SP`li çocukların özelliklerinin, görülme oranının, eğilimlerinin takip edilmesi ve hizmetlerin planlanması için çok değerlidir. Eşlik eden problemlerin dikkatli bir şekilde tanımlanması ve SP`li çocuğun etkilenim şiddetinin oranlanması önemlidir. SP`nin klinik tipleri kas tonusu özelliklerine ya da diğer nörolojik ve fonksiyonel kapasite değerlendirme bulgularına göre iyi tanımlanmalıdır. Tedavi için, farklı teorik prensiplere dayanan ve farklı teknik ve yöntemler kullanan çok çeşitli terapi yaklaşımları bulunmaktadır. Bu farklı yaklaşımların etkinliğine dair az miktarda belgelenmiş bilimsel kanıt olması, ek ve birbirine karşıt terapi yaklaşımlarının varlığına yol açmaktadır. Terapi uygulayan kişiler araştırmacı, kolaylaştırıcı ve aileye öneri veren kişiler olmalıdır. Normal ve normal olmayan hareketler hakkında olduğu kadar piskolojik ve kompansatuvar davranış çeşitliliği hakkında da bilgi sahibi olmalıdır. SP tedavi, bakım ve rehabilitasyon sürecinde görev alan multidisipliner ekip, özürün şiddetine bağlı olarak, otonomi olan temel hedefi başarmak için birlikte çalışır; SP`yi tedavi etmeye çalışmaktan öte fonksiyonel kısıtlılıkları `yönetir`, becerileri geliştirir ve çocuğun aile, okul ve iş yerindeki entegrasyonunu cesaretlendirir. SP, yaşam boyu süren bir durumdur. SP`li yetişkinler için mevcut sağlık bakım hizmetlerinde, en iyi uygulama klinik yönergelerinin geliştirilmesi ve uygulanması için kanıta dayalı bilgilere ihtiyaç vardır.