Serebral palsi, çocukluk çağının en çok karşılaşılan nörolojik özürlülük nedenlerinden biridir. Günümüzde doğum öncesi ve perinatal bakımın giderek iyileştirilmesiyle birlikte, riskli gebelikler yakın takip edilebilmektedir. Yenidoğan yoğunbakım ünitelerinin gelişmesiyle de prematür ve düşük doğum ağırlıklı bebekler yaşatılabilmektedir. Bu nedenle serebral palsi insidansı son dönemde 1000 canlı doğumda 2–2,5 seviyelerine kadar yükselmiştir. Bu durumda, bu çocuklara erken ve doğru tanının koyulabilmesi spastisite tedavisinin başarısını arttıracaktır. Spastik tip, serebral palsi alt tipleri içerisinde en çok karşılaşılandır (%80). Spastisitede ana patolojinin santral sinir sistemi olması nedeniyle ortopedik açıdan yapılabilecekler, kas-iskelet sistemindeki spastisitenin tedavi edilmesidir. Ortopedik açıdan serebral palsili çocuğun yaşam kalitesinin ve hareketinin en iyi hale getirilmesi çalışılmalıdır. Bu amaçla, hasta özelinde çok iyi değerlendirilmeli, fizik tedavi ve çocuk nörolojisiyle birlikte multidisipliner olarak ortopedik tedavilere karar verilmelidir. Bu anlamda, erken çocukluk döneminden başlayan spastisite tedavisi (botulinum toksin A uygulamaları, fizik tedavi), ilerleyen dönemde yumuşak doku uzatma ve kemik ameliyatlarına kadar uzanabilen geniş bir tedavi aralığını kapsar. Amaç tek tek sorunların çözümü değil, olabildiğince genel olarak fonksiyonların düzeltilmesi ve kalıcı deformasyonların engellenmesi olmalıdır. Spastisite uzun süreli bir tedavi gerektirmektedir ve her aşamada fonksiyonlar adım adım iyileştirilmeye çalışılmalıdır.