Son dört dekada kadar ekstremite yerleşimli primer habis kas-iskelet sistemi tümörlerinin temel tedavisi ampütasyon olarak kabul edilmekte ve ampütasyona rağmen hastaların sağkalım oranı %20`yi geçmemekteydi. Sarkom biyolojisinin daha iyi anlaşılması, cerrahi tedavi prensiplerinin belirlenmesi, cerrahi tekniklerin ilerlemesi, çoklu kemoterapi protokolleri ve gelişmiş radyoterapi uygulamalarının ortaya çıkması ve deneyimli multidisipliner ekiplerin bulunduğu özelleşmiş merkezlerin kurulmasıyla uzuv koruyucu/kurtarıcı cerrahi felsefesi doğmuştur. Ortopedik onkoloji yolculuğunda, başladığımız noktaya göre çok ileride olmamıza, bugün pek çok hastayı işlevsel durumdaki uzvuyla birlikte hayata geri kazandırabilmemize rağmen günümüzde hâlen, doğru zamanda ve doğru adreste tedavi edildiği hâlde kaybedilen %35`lik bir hasta grubu bulunmaktadır. Ortopedik onkolojinin yarınından beklentimiz, hem tüm hastaların ideal şartlarda tedavi edilebileceği bir organizasyonun sağlanabilmesi hem de bilimsel, teknolojik gelişmeler ışığında bugüne kadar ne yaparsak yapalım kurtaramadığımız hastalara çare sağlayabilmektir.