Ortopedi ve Travmatoloji alanında medikal ürünlerin pazarlanması, diğer mal ve hizmetlerin pazarlanmasından farklılık gösterir. Geleneksel pazarlamada hedef, seçimi ve ödemeyi yapan ihtiyaç sahibi tüketicidir. Tıbbi malzemelerde ise ihtiyaç sahibi (hasta) seçimde ve ödemede esas olarak rol almaz. Dolayısıyla, hastanın korunması endüstri, ödeyici kurum ve hekimin ortak sorumluluğu haline gelir. Doktorların, malzeme seçiminde fiyat-yarar oranını değerlendirmeleri, malzemenin hasta yararına en iyisi olacağına karar vermeleri, yeni ürünlere hem güvenli hem de yeniliklerin önünü kapamayacak şekilde makul yaklaşmaları, etik kurallara uygun hareket etmeleri gereklidir. Endüstri yeni teknolojiler başta olmak üzere tüm ürünleri piyasaya sunarken hasta hakları ve karlılık arasındaki dengeyi çok iyi kurmalı ve bu yolda tüm hekim ilişkilerini etik kurallar dâhilinde tutmalıdır. İlgili devlet kurumlarının ise, fiyatların kalite, yararlılık ve dayanıklılık açısından doğru belirlenmesi ile başlayan ve endüstri hekim ilişkilerinin etik kurallara uygunluğunu kontrol etmeye kadar giden ciddi sorumlulukları vardır. Sonuç olarak, tıbbi pazarlama yapılırken temel amaç; hastanın hakları korunurken, katma değeri en yüksek ürüne ulaşmasını sağlamak ve bu süreçte kamu yararının korunmasını önde tutmak dolayısı ile bu yolda kanıtlanmamış yeni teknolojilerin ve kalitesiz ürünlerin piyasaya arzının önlenmesi olmalıdır. Günümüzde internet ve sosyal medya platformlarının gelişmesi ile birlikte pazarlama hekim odaklılıktan hasta odaklı tarafa kayma eğilimindedir. Bu yeni gelişmelere ayak uyduran taraflar avantaj sağlayacaktır.