Kemik metastazları; akciğer, meme ve prostat gibi birçok solid kanserin uzak bölgedeki nüksünün sık görülen sonuçlarıdır. Solid tümörü olan hastaların yaklaşık 80%`i hastalıkları esnasında omurga, pelvis ve extremitelerinde ağrılı metastazlarla karşılaşacaktır.[1]
Metastatik bir tümör karşımıza üç şekilde çıkabilir: 1) Kanser tanısı ile takipte olan bir hastada, kemik metastazı olasılığı dikkate alınarak bu amaçla yapılan kontroller sırasında (kemik sintigrafisi vb. ile); 2) Kanser tanısı bilinen bir hastada, ortaya çıkan ağrı, fonksiyon kayıpları veya patolojik kırık gibi şikayetlerin değerlendirilmesi sonucunda; 3) Bilinen herhangi bir hastalığı olmayan bir kişide birdenbire ortaya çıkan ağrı, fonksiyon kayıpları veya patolojik kırık gibi şikayetlerin değerlendirilmesi sonucunda olayın esas kaynağının başka yerdeki bir kanser olduğunun tespit edilmesi ile.
Kemik metastazlarının kesin insidansı bilinmemekle birlikte ABD`de her yıl ortalama olarak kemik metastazı olan 350 000 kişinin kaybedildiği düşünülmektedir. Bir tümör kemiğe metastaz yaptıktan sonra iyileşme şansı olmadığı kabul edilir; örneğin kemik metastazı olan meme karsinomlu hastaların ancak 20%`si teşhisten beş yıl sonra hala hayatta kalabilmektedir.[ 2] Kanser hücreleri iki türlü yayılma yolu izlemektedir: 1) lenfatik yol (tümörün olduğu organları drene eden lenf nodlarını invaze ederek etki eder); 2) hematojen yol (karaciğer, beyin, kemik ve akciğer gibi uzak organları invaze ederek etki eder).[3] Hematojen yol en sık görülen mekanizmadır.
Genel bir bakışla; tümör dokusunun vücudun kendi immün hücrelerinin tümör bağlantılı makrofajlar, miyeloid kökenli süpresör hücreler ve regülatör T hücreleri gibi hücrelerce inflamasyon ve infiltrasyona uğraması tümörün büyümesi yanında invazyon ve metastaza yol açar. Tümör gelişiminde başlangıçtan metastatik yayılıma kadar olan dönemde her aşama; tümör ve bağışıklık hücrelerinin etkileşerek sitokinler, büyüme etmenleri ve tümörün mikro yapısını şekillendiren proteazlar üretmesi ile regüle edilir. İnvazyon ve metastaz olması için neovaskülarizasyon, bazal membranın bozulması ve tümör hücrelerinin invazyonu için ekstrasellüler sıvının yeniden şekillenmesi ve kan ve lenf damarlarına akması gerekir.[4]