Diyabetli hastalarda görülen ayak sorunları, mortalitesi, morbiditesi ve nüks riski yüksek olan, bireyin yaşam kalitesini düşüren, yüksek tedavi maliyetleriyle ülke ekonomisine yük olan ve multidisipliner bir yaklaşımla büyük oranda önlenebilen durumlardır. Son zamanlarda giderek artan diyabet sıklığına paralel olarak, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, diyabetik ayak ülserleri de sık bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Etiyopatogenezde, kronik hiperglisemiye bağlı oluşan nöropati, iskemi ve tekrarlayan ayak travmalarının rolü vardır. Diyabette, inflamatuvar hücrelerin işlevlerinde azalma, büyüme faktörleri ve sitokin düzeylerindeki azalmalar, anjiyogenezde azalma ve matriks döngüsünde bozulmaya bağlı olarak kronikleşen yaraya enfeksiyon da eklenebilir. Bu durum, alt ekstremite ampütasyonları açısından önemli bir risk faktörüdür. Çok ağır sonuçları olabilen diyabetik ayak ülserleri, riskli hastaların taranması, her kontrol muayenesinde ayak muayenesi yapılması ve hastanın olası tehlikelere karşı eğitilmesi ile önlenebilir. Diyabetik ayak ülserlerinin takip ve tedavisinde multidisipliner yaklaşım gereklidir. Uygun yara bakımı ve debridman gibi lokal müdahaleler kadar, glisemik kontrolün sağlanması, enfeksiyonun tedavisi, hiperlipidemi ve hipertansiyon gibi eşlik eden risk faktörlerinin düzeltilmesi, ayaktaki mekanik basının kaldırılması (yükten koruyucu tedavi) ve periferik damar hastalığı varlığında yapılacak vasküler girişimler, ekstremite koruyucu tedavide önemli yere sahiptir. Son zamanlarda, kronik yara iyileşmesinde hiperbarik oksijen tedavisi, negatif basınçlı yara tedavisi, cilt hücresi nakli, büyüme faktörleri, düşük enerjili lazer ve trombositten zengin plazma gibi yardımcı tedavilerin etkinlikleri araştırılmaktadır.